Vaselila kardeşleri uzun zamandır tanırım sadece sosyal medya arkadaşlığı değil bizimkisi, ilelebet sürecek bir dostluk ve enerji. Bana beni sordular ve ben de tüm içtenliğimle anlattım eski beni, yeni beni, hayatımdaki dönüm noktalarımı…Öyle içtendi ki herşey, öyle akışına bırakmıştık ki sohbeti. Vaselila blokta yayınlanan röportajımızı olduğu gibi burada da yayınlamak istedim.
“Adı Mavi…
Henüz 20 Aylık…
Sınırlarını ve ne istediğini bilen, pozitif & mutlu bebek…
Sevgili İnci Akbay ile buluştuk…
Biz hep hayrandık kendisine, o incecik zarif hallerine…
Öyle kibar, öyle zarif ki adı gibi inci tanesi…
Kuzguncuk’ta başladık sohbetimize ve çekimlere…
Mavi bebeğin konforu çok önemliydi o yüzden sıradan bir poz ver çekelim değil oyun oynadık, kahkahalar attık biz…
Bizi o günde buluşturan vesile ise @roomistanbul koleksiyonu kolyelerimiz idi…
Kolyeler bahane sohbet şahane…
Ötesi ise kurulan bağ, içilecek bir sonraki kahve sözü ve karşılıklı kırk yıl hatır…
İnci Akbay; diğer adı @mavibebegim…
Mavibebegim ile başlayan instagram macerasını sorduk kendisine nasıl başladı serüven, nasıl bu kadar büyüdü?
Anlatıyor İnci hanım;
Çok zor bir hamilelik geçirdim. İlk dört ay mide bulantıları yataktan kaldırmadı beni, sonrasında da gebelik siyatiği yatağa bağladı ve ardından gelen hamilelik depresyonu. Sürekli yanımda leğenim ile yattım. Hiç birşey yapamadım. Yapabileceğim bu günlerde sosyal medya ve kitaplardı. Sürekli okudum, araştırdım ve biraz da sosyal medyada takıldım… Kızıma hazırlandığım günlerdi aslında… O zamanlar edindiğim bilgileri paylaşmak istedim. Çünkü ben çok örnek anne aradım kendime, yaptıklarını anlatan ve onların neleri yaptıklarını örnekleyip bende yapabilirim kızımı büyütürken dediğim… sonrasında bende kendi yasadığım o yalnız ve zor günleri dertleşmek, bazı annelerle ile iletişimde olmak akıl almak tecrübelerimi aktarmak adına açtım instagram hesabımı… ilk kurduğumda instagram ismin kendi ismimdi, ardından mavi geldiğinde mavibebegim olduk biz;) o günlerden bugünlere kadar geldik…
Ya mesleğiniz olan Bebek İşaret Dili?
Prematüre Bebek etkinliğimizde misafirimiz olmustunuz konuşmacı olarak, o gün size hayran kalmıştık. Neden diye sorgulamıştım kendimi, daha önce öğrenmemiştim bebek işaret dilini diye..
Bu konuda sizi tebrik ediyoruz. Bildiğim kadarıyla bu konuda eğitmenlik sertifikanızı alarak “Bebek İşaret Dili Eğitimciliğini ve Ebeveyn Koçluğunu” meslek olarak bunu bir adım öne taşıdınız dimi?
Mavi’ye hazırlanırken hamileliğimin zor günlerinde evde yatarken araştırmalar yapıyordum. Bu sırada bebeklerde işaret dilini keşfettim. İlk keşfime ve aydınlama sebep olan Yazar Yasemin Yusuoff hanımdır. Kitabı okuduktan sonra dedim bebek işaret dilini öğrenmeliyim ve kesinlikle Mavi’yi yetiştirirken uygulamalıyım.
Ardından yazar Yasemin hanıma mail attım, kendisi ile görüştük. Dünya tatlısı bir hanımefendi beni bu konuda yönlendirdi ve Bebek İşaret dili konusunda sadece American Baby Signs eğitim sertifika programını önerdi ve bildiklerini benimle paylaştı. O günden sonra ben okuduklarımdan öğrendiklerimi, Mavi doğduğu andan itibaren uygulamaya karar verdim. Ta ki bir gün Mavi 8 aylıkken iki elini birbirine sürterek bana bezini değiştirmemi istediğini ifade edene kadar. O gün artık bu dilin varolduğuna ve bebeğimin ihtiyaçlarını ağlarak değil işaretler ile bana aktardığını bizzat tecrübe edince bu benim mesleğim olmalı ve ben bunu birçok anneye aktarmalıyım dedim. Bu konuda profesyonel olarak yapılması gerek süreçleri tamamladım.
Ancak en büyük tecrübem Mavi ile aramızda ki isaret dili tecrübelerimdir.
Peki bu konuda bir projeleriniz var mı?
Tabiki suan Yasemin hanımın kurduğu “Bebek Üniversitesi” kurucu üyelerindenim. Öğrencilerinin ebeveynlerin oluşturduğu bebek Üniveristesi ile daha çok anneye ulaşarak, ağlamayan, ihtiyaçlarını annelerine isaret dili ile aktaran nesiller olusturmayı amaçlıyoruz.
İnci hanım ya siz? Sizi de tanımak isteriz biraz? Bize kendinizden bahseder misiniz?
1983 İzmir Ödemiş doğumluyum…
Küçük bir kentin İnci’si olarak büyütüldüm…
Çok şanslıyım tam bir deli sevda denir ya öyle bir aşkın meyvesiyim…
Annem ve babamın tutkulu aşkını yazmıstım sayfamda okumak isteyenler bakabilirler;)
Babam zabıta görevlisi, ardından özel bir galeri işletmeye başlıyor ve ticarete atılıyor…
Annem ev hanımı ve bir abim var…
Üniversiteye kadar Ödemiş’ten ayrılmadım, çoğu Türk genci gibi üniversite ile yuvadan ilk çıkış…
Hoş geldin Ankara…
Hacettepe üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslar arası İlişkiler Bölümü…
Ankara özel bir sehirdir bende, o yıllar hayatımın kilometre taşlarıdır aslında…
Hazırlık ile 5 yıl sürecek okul hayatım…
Suan hep söylüyorum iyiki Ankara’da okudum.
Ankara insanı özeldir.
Dostluk vardır o Şehirde…
İstanbul’da denize bakar insanlar sıkıldıklarında, Ankara da ise dostlarının gözlerinin içine… Onların denizi dostlarının gözbebeklerindendir… (yazar inci hanımdan etkilenerek tasvirler de bulunuyor)
Harika bir özgeçmiş, aslında tamda görüntünüz gibi inci gibi, ya sonra çalışma hayatı?
İşte benim hikayemin dönüm noktası orada başlıyor…
İlk çalışma tecrübem profesyonel olarak Novartis İlaçta oldu…
Hayatımın en güzel yıllarını geçirdiğim sirket…
Ankara Gazi Üniversitesi Hastanesinde Temel Ünite Sorumlusu mesleğini yapıyordum…
Hayatım yolunda tıkır tıkır gidiyor.
4 yıl böyle geçti gitti. O sıralar çok yorulduğum bir gün Allah’ım çok yoruldum biraz herşeyden uzaklaşmak istiyorum dediğimi hatırlıyorum.
Bazen böyle anlarda ne diledğinizi iyi düşünün…
……
Benim hikayem orada başladı aslında…
Yine birgün görevimi tamamladım Gazi Üniversitesi Hastanesinden çıkıyorum hızım 30km yok aracımın önüne bir amca düşüyor, kap krizi geçiriyor. Hikayesini sonradan öğreniyorum.
Eşi çok hasta hastaneye yatırmıs ve onun üzüntüsü ile kalp krizi geçiriyor ve o sırada hastane çıkında arabamın önüne düşüyor ve acı son ölüyor…
Ben tutuklanıyorum ve nezarethane ardından mahkeme…
Ailesi şikayetçi olunca benden, ilk mahkeme ve Tutukluyum…
Sevk edildiğim yer Sincan Ağır Ceza İnfaz Koğuşu…
Bir dakika bir dakika…; suan kanım dondu, nasıl yani yavas yavas ilerleyelim…
İnci hanım gözleri hafif kızarmıs ve sulu sulu anlatıyor…
Bir trafik kazası yaptığınızda hiç suçunuz olmasa bile o kontağı çeviren oldugunuz için 8/1 suçlusunuz baştan ve nezarete alınırsınız.
Ardından mahkeme olur ve karar çıkar.
Benim mahkeme günüm tüm Novartis ailesi ve dostlarım oradaydı. İlaç sektörü her zaman çok özeldir kalbimde beni hiç bir sekilde yanlız bırakmadılar…
Ailem…
Babam…
Dostlarım…
Nasıl yorgun nasıl üzgün ve bitkin…
Ben kimseye bakamıyoum ağlamaktan…
Çok korkunç duygular…
Hakim açıkladı tutuklunun hükmüne ve ağır ceza…
O andan sonrasını hatırlamıyorum bayılmıştım…
Kendime geldiğimde beni cezaevi nakil aracına aktaracak görevliye yalvarıyorum ne olur beni öldür ama o kelepçeyi babamın gözünün önünde takma babam böyle görmesin beni. Dayanamaz o muhteşem yüreği böyle bir sahneye. Yalvarırım sana takma ne olursun takma… deli gibi ağlayarak yalvarıyorum… takmadı sağolsun bana..
Beni sevenelere bakarak geçtim o buz gibi ağır ceza nakliye arabasına…
Sağolsun o arabayla bizi nakliye edecek kişi beni arkaya koymadı ağır ceza mahkumları ile, öne yanına aldı…
Ve ağır ceza hapisanesine geldiğimizde bana bir sigara uzattı ve an gibi aklımdadır o an…
Kızım dedi al bir sigara iç, içeriye girdiğin andan itibaren ağlamak yok, sorarlarsa sucun ne sakın sucsuzum deme! adam öldürdüm de! deki kimse zarar vermesin sana…sana iş yaptırmak isteyeceklerdir. Al bu bir paket sigarayı içeride seni bir süre idare eder, sana iş yaptırmak isterse kullanırsın ama sakın ağlama..!
Allah razı olsun dediğim kişilerden biridir. Onun o günkü nasihatları bilmediğim bir dünyaya ilk adımıma yardımcı oldu… hapisten çıkınca buldum onu hala görüşürüm teşekkürü borç bilirim.
Peki içeri girdin? Nasıldı? Film gibisin İnci….
Şöyle anlatayım; hapis arkadaslarımdan birinin hikayesi… Belki hatırlarsınız yakın tarihten, Konya’ da bir kadın komsunun kızını öldürüyor sonra sobada yakıyor.
O kadınla aynı koğuştaydım.
Kadının hikayesi şöyle, cinayetten 4 gün önce öldürdüğü kızla aynı yasta olan kızını sara hastalığından kaybediyor.
Komsusunun kızı kızının en yakın arkadaşı eve gelip kendi ölen kızını soruyor ve zaten akli dengesini kadın kaybetmiş o şuurla cinayet oluyor.
Çok üzücü çok trajik çok korkardım ondan…
Bir başka hikaye…
Koğusta sürekli anadan doğma çırılçıplak gezen bie kadın var, kadın kızı 8 yasında dustan çıkıyor evde çıplak geziyor… giyin diyor giyinmiyor. sinirlenip tokat atıyor! kızı kafasını vurup o anda ölüyor…kadın kafayı yemiş, delirmişti içeride…çok üzülmüştüm ona…
Başka bir hikaye banka dolandıran banka müdürü bir hanım, bilinçli bilerek ve isteyerek 27 trilyon bankasını dolandırıyor. paraları isviçre bankasına aktarıyor teslim oluyor ve 8 yıl yatıp çıkınca zengin olacağım ve en azından zengin öleceğim diyor;)
Böylesine bir hayata geçiş yaptım…
Günde sadece 1 saat radyo yayını var, o da gardiyan ne severse o çalar, kısmetinizde ne varsa…
Bıçak, kaşık, çatal yasak pilavı bile elimizle yiyoruz…
Peki ne kadar kaldın? Nasıl çıktın?
Ölen rahmetli amca büyük oğlunun rüyasına giriyor ve oğlunu suratına tükürüyor o kız ne halde sizin haberiniz var mı diye ve o rüyanın sabahına oğlu sikayeti geri çekiyor.
Ben de 1 haftalık hapishane hayatımdan tahliye oluyorum…
Sonra sonra ne oldu?
Artık Ankara da kalmak, Novartiste aynı işi yapmak, o hastaneye girmek hiç bir sey istemiyordum… hayatımda köklü değişiklikler istiyordum…
Bizim hikayemiz…
İnci hanım için yazmak istediğim o kadar çok sey var ki aslında…
Anlatsam roman olur adeta onu ifade ediyor…
Kendisi ile dost olmak istediğim özel bir kadın o…
Üreten, boşa vakit harcamayan, okuyan, yazan, araştıran bir kadın o…
Kendine meslek edindiği ve annelerin bebekleri ile daha verimli vakit geçirmelerini sağlayacak olan oyun anneliği, ebeveyn koçluğu ve bebek işaret dilinde ki serüvenlerinde kendisine her zaman full destek.
İnci hanım hayatının en zor günlerinden en büyük kazınımları elde etmiş, yılmamış ve ayakta kalmış bir kadın.
En küçük şeylerden bile mutluluk çıkarabilmeyi ve aldığı nefese, attığı adıma dahi şükretmeyi bilen bir kadın.
Zor geçen hamililelik günlerinde bebek işaret dilini öğrenmiş mesleği olmuş.
Hapishaneden çıkıp yeni bir işe girmiş aşkı bulmuş…
Aşkı ile Mavisi olmuş…
Herşey hayatında İnci tanesi kadar güzel olsun İnci…
İyi tanıdım seni…
Seni seviyorum ve bu kadar güzel bir söylesi için tüm kalbimle tesekkür ediyorum sana…
Mavi ve seni kucak dolusu alkışlar ile tebrik edeceğim güzel yarınları hissediyorum;)
www.mavibebegim.com.tr
Sevgiler
Vaselila Kardeşler,
Takılar; @roomistanbul
Fotoğraflar; Aslı Topal”
Bu güzel röportaj için Vaselila Kardeşler Alev’e, bu güzel çekimler için @roomistanbul a Aslı’ya ve ilelebet sürecek dostluğumuz için her ikisine de sonsuz teşekkür ve sevgilerimle…
http://vaselila.blogspot.com.tr/2015/05/mavi-bebegim.html