Anne olmak demek, her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmek demekmiş. Belki de şimdiye kadar hiçbir şeyi, hiç kimseyi hatta kendini bile bu kadar önemsemedin, düşünmedin ve hayatı akışına bıraktın. Ama anne olunca işler değişti, attığın her adımı, kullandığın her kelimeyi bile titizlikle yapar oldun tıpkı her anne gibi.
Her annenin hayatı bebeğinin doğuşu ile değişir, şekillenir, güzelleşir ve en ince ayrıntılarına kadar özenerek yaşanmaya başlanır. Daha önce hiç akla bile gelmeyen konular artık annelerin hayatının en önemli araştırmaları olmaya başlar.
Araştırırsınız ve ürkersiniz hem de çok fazla ürkersiniz.
İnsanların her gün 2 – 3 gram kadar deri pulu döktüğünü öğrenirsiniz ve ürkersiniz.
Bu haftada 28 gr yapar yani bir paket cips kadar! Ve bunların da evimizdeki toz kenelerinin besinleri olduğunu öğrenirsiniz ve ürkersiniz.
Bebeğim büyüyor ve halının üzerinde, koltuklarda oyuncakları ile oynuyor, diş kaşıntısından dolayı parmaklarını çoğunlukla ağzına götürüyor. Gözle görülen bir tehlike var mı hayır yok! Ama öğrenirsiniz ki “evinizdeki halının sadece bir metrekaresinde 1000 kadar toz akarı (mite)ve mobilya döşemelerinizde yaşar “ ve yine ürkersiniz.
Yatakta oyunlar oynuyor, zıplıyor, yuvarlanıyor ve uyuyor mışıl mışıl. Yine gözle görülen bir tehlike yok! Ama öğrenirsiniz ki “ Bir insanın yatağı ortalama olarak 10 bin toz akarı ( mite ) barındırır.” Ve yine ürkersiniz.
Her anne ürker hem de çok. Çünkü gözle görülemeyecek kadar küçük olan bu parçacıkların bir araya gelmesi alerjiye neden olur. Ancak mikroskop altında görülebilecek kadar küçük olan ev tozu akarları, alerjiye duyarlı kişilerde hapşırma, öksürme ve burun akıntısına sebep olurken, özellikle çocuklarda yaşamı tehlikeye atan astım krizlerini tetikleyebilir.
Son 5 yıl içinde yapılan araştırmalarda Türkiye’de hemen hemen her 4 çocuktan birinin alerjik hastalığa sahip olduğu ortaya çıkmış. Ülkemizde alerjinin en önemli sağlık problemlerinden biri olduğunu artık kabul etmemiz lazım. Peki ne yapacağız? Tabi ki ilk olarak yaşadığımız ortamı buna göre korumakla işe başlamalıyız.
Bu ihtiyaçtan yola çıkan elektrikli süpürge markası Dyson, 2 özel ürünü ile aslında biz ürken annelere yaşadığımız ortamı nasıl koruyabileceğimizi anlatıyor:
“Tozu, kiri ve mikroskobik partikülleri dahi ayrıştıran DC52, diğer süpürgeler gibi filtrelere ve toz torbalarına gereksinim duymuyor. 5 yıl yedek parça ve işçilik garantisine sahip DC52, patentli siklon teknolojisi sayesinde alerjenleri bile emiş gücü kaybetmeden yakalıyor. Daha temiz hava çıkışına sahip olan DC52 astım hastalarının ve çocuklu ailelerin için de oldukça ideal bir buluş.
Dyson mühendisleri DC52 ürününü gerçek ev ortamlarında ve mikrobiyoloji laboratuvarlarında araştırma yaparak 10 yıla eş değer ev tozu ile test ettiler. Diğer süpürgelerin bir hazne dolusu toz ile girdikleri emiş gücü ölçüm testine Dyson, 10 yıllık bu toz ile girdi. Dyson Cinetic™ DC52 bu testten, filtre bakımı ve emiş gücü kaybı olmadan başarıyla geçti.
Özellikle bu makine için geliştirilen V6 dijital motor, bataryadan daha fazla güç aldığı için cihazın emiş gücünü arttırır. Yeni yapılandırılmış olan motorlu başlık toz ve kirlerle her yüzeyde başa çıkar. Başlıktaki karbon fiber kıllar, statik elektriği azaltarak ince tozların sert zeminlerden toplanmasını sağlar. Sert naylon kıllar ise halıdan kiri temizler.
Elektrikli süpürgesiyle alışılagelmiş makinelerden farklı bir vizyonla üretilen Dyson Cinetic™ DC52 ile sadece alerjiye karşı korunmuş olmayacaksınız, aynı zamanda toz torbası ve filtre bakım derdiniz de ortadan kalkacak.
Ömür boyu emiş gücünü hiç kaybetmeyen Dyson Cinetic™ DC52, toza karşı alerjisi olan astım hastaları ve çocuklu ailelerin dostu olarak hayatınızın sonuna kadar evinizde…
Dyson DC62 Digital Slim ile sadece alerjiyi değil, dolaşan kabloları ve hantal süpürgeleri unutun.
Son teknolojiyle tasarlanan ve kablolu süpürge kadar güçlü olan Dyson Digital Slim™ 20 dakika kesintisiz kullanım süresi ve sabit emiş gücü ile zemin, tavan ve ulaşılması zor yerlere yüksek manevra kabiliyeti ile kolaylıkla ulaşır. “
Yaşadığımız ortamı koruyabildiğimiz, ürkmeden yaşayabildiğimiz günler diliyorum…