Dikkat! Bu Bir Okula Başlama Hikayesidir!

Kızım tam 3 yaşına girdi ve geldik mi en önemli sürece. Okula başlama süreci hem de, öyle böyle değil. Hani her sürecin başında deriz ya, bu süreci bir atlatayım çok önemli ve çok zorlu çünkü diye. Meme bırakma, tuvalet eğitimi vb gibi. Ama bir şey söyleyeyim mi; okula başlama süreci yani ilk defa okul deneyimi çok daha zorlu ve kritik bir süreç, benden söylemesi, çünkü memeyi bırakma da tuvalet eğitiminde de yanında biz varız, sığınılacak liman yine biz anneleriz, hep elele, dipdibeyiz. Ama ya okul, biz yokuz artık bir birey olarak kendisi var sadece. Tuvalet, meme, emzik vb süreçlerde ne oluyor en fazla bir hafta sürüyor, bize sığınıyor ve bir şekilde geçiyor dimi, peki ya okul?

Çocuğunu okula başlatmamış ve başlatacaklar için öncesinde bir çift kelam etmek isterim sizlere. Hayatınızın sınavına ya da savaşına gireceksiniz hazırlıklı olun. İnanın bu süreçte sihirli bir değnek yok,bildiğiniz ciddi bir savaşa giriyorsunuz benden söylemesi. Sabır ve empati savaşıdır bu. Başlıyoruz; ( İlk maddelerden sonlara doğru tansiyon yükselecek haberiniz olsun)

1. Öncelikle çocuğunuzu başlatacağınız okuldan beklentinizi belirleyin.

  • Çift dil öğrensin,
  • Disiplini öğrensin,
  • Okumayı, yazmayı ve hatta integrali türevi öğrensin,
  • Sosyalleşsin,
  • Mutlu olsun yeter…

Bizim beklentimiz belliydi; sosyalleşmesi ve mutlu olması yeterliydi bizim için.

2. Okulları keşfe çıkın, gözlemler yapın.

Yaklaşık 20 kadar okul gezdik ve gözlem yaptık. Ama, biz öğretmenlerin çocuklara davranışlarını gözlemlemedik, çocukların öğretmenlerine nasıl baktıklarını gözlemlemeye çalıştık. Çünkü en iyi ipucunu o minicik bakışlar ve o minicik duruşlar verir her zaman.

3.Evinize çok yakın bir okul tercih edin, mümkünse.

Küçücük çocuklarımızın okula gidip gelirken trafikte saatlerce yol gitmesi ve daha 3’lü yaşlarında “Çok eğlenceli bir yer” olarak nitelendirmeye çalıştığımız yerin büyüsünün yolda o kadar zaman geçirerek kaçmasına gönlüm el vermedi. Ama en önemlisi yolda geçecek birkaç saat yerine koşsun oynasın istedim, gerek yoktu bu kadar minicikken hayatın trafik gerçeği ile tanışmasına.

4. Butik bir okul olsun mümkünse.

Okullara gittiğimde sorduğum ilk sorulardan bir tanesi de buydu. “Okulda toplamda kaç kişi olduğu”. Bir okula hayran kalıp bu sorunun cevabının 300 olduğunu öğrenince tası tarağı toplayıp kaçtım resmen. 300 nedir yaa!!! Düşünsenize o kadar kalabalığın içerisinde kendilerini kaybedilmiş hissetmezler mi!

5. Seçtiğiniz okulun her köşesini, her deliğini çocuğunuzla birlikte gezin, keşfedin.

Buraya kadar her şey tamam, beklentimiz belli, okul evimize yakın, butik, birlikte okulumuzu da gezdik, her şey harika, okul çantamızı okul ayakkabımızı birlikte aldık, müthiş, ya peki bundan sonrası, kuşanın kılıçlarınızı asıl şimdi başlıyor sabır ve empati savaşı.

 

6. Oryantasyon haftasının ya da günlerinin seçimi çok önemli.

Okulunuzdaki tarihleri ve günleri öğrenin. Genelde ilk başlar başlamaz müthiş bir yoğunluk olur ve çocuklar ağlar sızlanır, sanki zorlanırmış gibi bir eda vardır. E hani okul çok eğlenceli bir yerdi, her çocuğun büyür büyümez gitmek istediği bir yerdi, böyle bir tablo ile çocuğunuzu karşılaştırmak ister misiniz. Daha başlarken bu savaşa yenik düşmek değil midir böyle bir algı. İşte ben de tam bu düşünce ile, kızımı oryantasyon haftasının ertesi hafta başlattım okula.

7. Anneli babalı oryantasyon başlıyor.

İlk iki gün sınıfında ben de yanındaydım kızımın. Üçüncü, dördüncü ve beşinci gün sınıfın hemen yanı başındaki merdivenlerde oturdum bekledim. Sonraki hafta yani okuldaki ikinci haftamızda bekleme salonunda beklemeye başladım. Tam bir hafta boyunca bekleme salonundaydım. İlk zamanlar yarım saatte bir orada mıyım diye beni kontrole geliyordu kızım, gün geçtikçe bu süre uzamaya başladı. Çünkü artık okulunu, öğretmenlerini ve arkadaşlarını yavaş yavaş tanımaya başlıyordu. Ama tabi “Hadi kızım sınıfına gir ben bekliyorum” deyince tıpış tıpış gitme durumumuz olmadı hiç bu süreçte. Her defasında uzun uzun anlattım, okulun ne güzel bir yer olduğunu, burada bir sürü arkadaşı olacağını, evde artık sıkıldığımızı, burada öğreneceği yeni şeyleri heyecanla dinlemek istediğimi ve bana da öğretmesini istediğimi, ben küçükken hep okula gittiğimi, okulun harika bir yer olduğunu ve okul çıkışında birlikte ne yapmak isterse gidip onu yapıp okulda yaptıkları ile ilgili ne güzel sohbetler edeceğimizi ve daha bir sürüsü aslında. İkna turlarında konuştuklarımızı yazsam değil blog yazısı, roman olur. Siz düşünün artık nasıl taklalar attığımızı:)

Bir de yanınızda hep en sevdiği birkaç oyuncağınızı da götürün.”Gel bugün de ayıcığa okulumuzu gösterelim, ne kadar güzel bir yer olduğu” diyerek belki de. Yanlarında evlerinden kendilerinden bir parça olduğunu görünce sanki kendilerini daha iyi daha güvende daha tanıdık bir yerde gibi hissediyorlar bence.

8. Öğretmeninde Anne’den yani sizden birşeyler bulması. ( Sizden diyorum bu yazıyı anneler okuyacaktır hep diye düşünerek, okuyan baba varsın lütfen bana yazsın, madalyanız hazır;))

Gülümsemesi mi olur, ses tonu mu olur, sıcaklığı mı olur bilemiyorum ama çocuğunuzun öğretmenine kendini yakın hissetmesi ve annesinden bir şeyler bulması çok önemli. Bu sayede kendini oraya ait hissedecek çünkü.

Eveet iki haftanın son gününe gelmiştik, ikinci haftanın cuma gününde kızıma hediye etmesi için bir hediye aldım ve gizlice öğretmenine verdim. Tabi kızımın bu aralar ilgilendiği bir şeydi seçimim. Bir minik dinazor oyuncak:) Öğretmeninden bunu kızıma vermesini ve ona “Senin için bir hediye aldım, hafta sonu beni özlersen bu hediyeye bakıp beni hatırlamak istersin belki, belki de benim için oynarsın benim için bakarsın hediyene” demesini rica ettim. Öyle tatlı bir öğretmenimiz var ki, kabul etti ve tam da tahmin ettiğim gibi kızım etkilendi bu durumdan ve hafta sonu minik dinazoru ile oynarken öğretmeninden bahsetmeye başlamıştı.

9. Babalar bu madde sizin için;) İlk okul deneyiminde, okulun ilk günlerinde eşinizle birlikte siz de çocuğunuzun yanında olun.

Okula birlikte gidin, bekleyebiliyorsanız birkaç gün anneyle birlikte okulda bekleme salonunda siz de bekleyin. Hatta oryantasyon sürecinizi tamamladıktan sonra anneyle dönüşümlü olarak siz getirin götürün okula. Hem eşinize hem çocuğunuza destektir bu hem de babalığınız da unutulmayacak hatıralardır;)

 

10. Eveeet, geldik en kritik noktaya, çocuğunuzu okulda bırakıp tekrar geri alma sürecine;

Okulun kapısından kızımı öğretmenine bırakıp el sallayıp çıktım demeyi isterdim tabi öyle olmadı. Bu hayaller kısmı zannedersem:) 3. haftamızda bunu başarmaya çok kararlıydım ve hafta sonu her türlü hazırlığımı yaptım:) Dedim size hayatınızın en önemli savaşı diye. Öyle elini kolunu sallaya sallaya olmuyor bu savaş, ciddi mesai gerektiriyor haberiniz olsun:))

Tüm hafta sonu bu durumu güzel güzel anlattım. Ve saatçiden iki tane saat aldım, alarmının olması tek dikkat ettiğim noktaydı. Biri benim için, diğeri de kızım için. Saatlerini saniyelerine kadar aynı olacak şekilde ayarladım. Ve iki saatinde alarmlarını 12:30’a kurdum. Adını “Anne Alarmı” koymuştum.  Bir ismi olmalıydı dimi, çünkü onlar her şeye nasıl bir isim takıyorlar, bu sefer de ben taktım işte bir isim:) Ve saatleri sakladım, okul günü görmeliydi.

IMG_1623_resized

3. haftamızın ilk gününde okul kapısında ona bir hediyem olduğunu söyledim. Ve hediyemi verdim. Heyecanla açtı, saatleri görünce hoşuna gitti. Ve yine anlatmaya başladım. Hep anlatıyorsunuz unutmayın anneliğin diğer adı bence kesinlikle anlatıcı olmalı:) Bu saatlerin anne alarmı olduğunu ve benim bir işim olduğu için gideceğimi ama alarm çalar çalmaz burada olup onu alacağımı uzuun uzuun anlattım. İlk gün evet biraz fazla uzun anlatmış olabilirim. Ama ikna olmuştu. Saatlerimiz tam 12:30 olduğunda oradaydım ve ikimizin de alarmları çalmaya başlamıştı. Ve aşağıdan duyduğum ses” Anne alarmı çalıyor” diye sevinçle bağırışıydı. İşte o ses, “Evet İnci yaa sen bir şeyler yapıyorsun kendince ama sanki doğru yapıyorsun” dedirtti bana sevinç, gurur biraz da hüzün karışık.

 

3. haftamızın ortasında saatlerimizin alarmlarını 12:45’e kurdum. 15 dakika uzatmıştım başarıya bakın:) Şaka şaka yavaş yavaş arttırmalıyım diye inanıyordum çünkü.

Bu hafta yani 4. haftamızda saatlerimizin alarmları 13:00 oldu.

Tam bir ayımızı tamamladık okulda. Bu bir aylık süre boyunca bir kere ağlamadı kızım, ağlatmak istemedim, çünkü böyle bir sürecin travmasız olmasını arzu ediyordum. Ağlayarak okulda kalan çocukların çaresizlikten kabullendiklerini düşünüyorum bu durumu. Ama benim niyetim çaresizlikten kabul etmesi değildi, keyiften kabul etmesi idi. Ağlayarak, ağlatarak zorla okulda bırakılan çocuklar, belki de ilerde okul hayatları ile ilgili bir travma yaşarlar, “Biz ağlayarak gittik de ne oldu sanki” demeyin lütfen, kimbilir içinizde bir yerlerde neler saklıdır. Ya da okuldan gizli gizli kaçan ebeveynler, aynısını size en çok güvendiğiniz bir insan yapsa, aranızdaki bağ zedelenmez mi, güven sorunu yaşamazmısınız bir düşünün.

Yaşadıklarımızı anlattım şimdi de şu geçtiğimiz bir aydaki hislerimizi anlatayım mı:

Ben: Düşünmekten, anlatmaktan, beklemekten yorgun, zaman zaman yapabileceğiz inancını yitirmiş ama kararlı, kızım okula başlıyor diye hüzünle karışık mutlu, gururlu yani karmakarışık duygulu

Kızım: Öğretmenini sahiplenmiş, onu öpmek istemiş, arkadaşlarının isimlerini evde evcilik oynarken söylemeye başlamış, okuluna kendini ait hisseden, mutlu.

Başta ne demiştim beklentim “Mutlu olsun yeter”. Süreç benim için ne kadar uzun ve yorucu da olsa, sonuç herşeye değer.

Mutlulukla kalın olur mu…

Sevgilerimle…

İnci Akbay

 

 

5 thoughts on “Dikkat! Bu Bir Okula Başlama Hikayesidir!

  1. Biz de zor atlattık. Ama ben çalışıyo oldugum için mecburen alıştı. Git gide sevdi ama hala kendi adıma karışık duygulardayım. Her gece okul hıkayeleri. Anlaşmalar. Hediyeler. Mutlu etmeye çalışsak da…. Umarım atlatir zedelenen kısımlarını

  2. Bizim kres surecimiz oryantasyon haftasinda mukemmel gitti.(aslinda oyun gurubu haftada 3 gun gittigi).daha sonrasinda calistigim icin bu sureci uzatma sansim olmadi.ogretmeninden hep cok komik cok guluyor cok eglenceli diye bahsediiyor.ama krese gitme vakti gelince basliyor ben okula gitmek istemiyorum cok yorucu demeye…oglum 31 aylik 1 aydir durum ayni birakirken agliyor ama sinifa gidince sustugunu kameradan goruyorum.okula almaya gittigimde son haftaya kadar ilk soledigi sey cok agladim seni cok ozledim oluyordu cok sukur ki son hafta solemedi hic.6.ayindan beri annanesi bakiyor suan onada giderken ayni seyi yapiyor.aglamasina icim el vermiyor ama biliyorum ki orda egleniyor yeni seyler ogreniyor ve ogretmenini sewiyor ama birakirken soylediklerinizin hepsini mavicigin alisma sureci fotolarindan takip ederek yaptim reddetti dusunun ewden esya goturmeyi bile asla istemedi ne desemde olmaditravma deyince kendimi cok kotu hissediyorum o minik haliyle icinde neler yasiyor

  3. Ay ben ağla ağla.. anne alarmı çalmaya başlayınca kısmında tutamadım kendimi. Kızını 17aylıkken kreşe veren biri için çok dramatik

  4. Benim kızım travmatik başlayanlar grubunda.ama inanın sizin tüm yaptıklarınızı yapamasam da ben orada olduğum süre boyunca mira hiç öğretmenleriyle iletişime geçmedi.benim dışarıda olduğum sürece de hiç içeriye adapte olamadı.ve hala içimde yara acaba eksik mi yaptım birşeyleri diye Her çocuk farklı sonuçta belki ağlatmadan başarabilirdimgece gece yine çok üzüldüm,yetersizhissettim kendimi

  5. Merhaba , Benim kızım da şu anda 39 aylık be bu sene okula başladı .. Oryantasyona da gitti , sonrasında okulunu , öğretmenlerini ve arkadaşlarını çok da sevdi . Okula servisle gidiyor ve serviste de çok eğleniyor . Tek sorun evden çıkamaması . Oyunlara dalıyor , giyinmekte problem çıkartıyor vs .. Belirli bir saatte hazır olmamız gerektiğini anlatamıyorum. Ama arada ben okula bıraktığımda arkasına bile bakmıyor öğretmenini görünce .. Ne yapabilirim ?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir