Bir davet geldi, 24 Nisan Pazar günü Şile ‘deki Kirlenmek Güzeldir organizasyonumuzda görüşelim, çocuklarımız özgürce oynarken bizler de “Global Çocuk ve Oyun Araştırması”nı konuşalım diye.
Konu benim için çok ilgi çekiciydi bir oyun annesi olarak, çocukların oyunla ve sevgiyle büyüdüğüne inanan ve neredeyse tüm yazılarımı bu sözle bitiriren bir anne olarak, bu araştırmayı öğrenmeyi çok istiyordum.
Ailecek çıktık yola, organizasyon yerine geldiğimizde, kızım Mavi çimenlerin üzerinde koşturmaya başladı, yerde gördüğü ipi aldı eline, kendince gülümseyerek ip atlamaya çalışıyordu, mutluydu çok, oradaki tüm çocuklar gibi. Uzaktan izledim tüm çocukları. Yüzümdeki huzurla karışık gülümseme vardı.
Çocuklarımız oyunlarını oynarken, biz anneler de Omo Kirlenmek Güzeldir ekibinden ve Prof. Dr. Yankı Yazgan’dan “Global Çocuk ve Oyun Araştırması” nı dinlemek üzere toplantı salonuna geçtik. Duyduklarımız bizi çok etkiledi ve düşündürdü. Önce araştırmadan bahsetmek istiyorum.
Bağımsız bir araştırma şirketi olan Edelman Berland tarafından yapılan bir araştırma bu. Şubat ve Mart 2016 tarihlerinde saha çalışması yapılıyor. Araştırmaya 5-12 yaş arasında çocuğa sahip 12,170 ebeveyn katılıyor. Çalışmaya Amerika, Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Portekiz, Güney Afrika, Türkiye, İngiltere ve Vietnam olmak üzere toplam 10 ülke katılıyor.
İşte araştırmanın hepimizi etkileyen ve ciddi anlamda düşünmemizi sağlayan sonuçları:
• Türkiye’de her on çocuktan altısı (%61) ortalama bir günde 1 saat ya da daha az süre dışarıda oyun oynuyor. Bu süre mahkumların açık havada geçirmeleri tavsiye edilen minimum sürenin altında.
• Türkiye’de yaklaşık her yedi çocuktan biri ortalama bir günde hiç dışarıda oyun oynamıyor.
• Türkiye’deki ebeveynlerin %94’ü oyun oynama fırsatına sahip olmayan çocukların öğrenmede zorluk yaşayacağına, %70’i ise çocuklarının dışarıda oynamak için yeterli fırsata sahip olmadığına inanıyor. Ebeveynlerin %59’u çocuklarının kapalı alan ve açık hava oyunlarında daha iyi bir dengeye sahip olmasını istiyor.
• Günümüzde çocuklar serbest zamanlarında açık havada oynamak için harcadıkları sürenin (%13) %50 fazlasını içeride, ekran başında oyun oynamak (%21) için harcıyor. (Global skor: %21 ekran başı, %14 açık havada oyun oynama)
• Ebeveynlerin %78’i yeterli kalitede öğrenme ve gelişim sağlamaları için çocuklarının zamanını dengelemede bazen zorluk yaşadığını belirtiyor. (Global skor: %80)
• Ebeveynlerin %57’si, çocuklarının kendi çocukluk dönemlerine kıyasla daha az oyun oynama fırsatına sahip olduğuna inanıyor (global kaynak: %64)
• Türkiye’de her 10 ebeveynden 9’u (%90) çocuklarının gerçek hayatta spor yapmak yerine sanal ortamda spor oyunları oynamayı tercih ettiğini belirtiyor (Global skor: %81)
• Türkiye’de her 2 ebeveynden 1’i (%50) çocukları ile açık havada oyun oynamak için zamanlarının olmadığını belirtiyor (global skor: %48)
• Türkiye’de her 10 ebeveynden 6’sı (%59) içeride ve dışarıda oyun oynama, ekran başında ve ekran dışında oyun oynama ve yaratıcı ve fiziksel oyun oynama konularında çocuklarının daha iyi bir oyun oynama dengesine sahip olmasını istiyor. (Global skor: 2’de 1, %51)
Sonuçlar gerçekten düşündürücü. Oyun sürelerindeki düşüş endişe verici, özellikle açık havada oyun oynama alışkanlığının giderek azalması ve oyun alışkanlıklarındaki dengesizliğin artması. Nasıl ki beslenme için dikkat ediyorsak, her gün meyve, sebze, protein, karbonhidrat vb gibi dengeli bir düzen oturtmaya çalışıyorsak, söz konusu oyun ise, ki oyunlar çocuklarımızın geleceğini şekillendirecekse, burada da bir denge olmalı, evde oynanan oyunlar, dışarıda oynanan oyunlar gibi. Aslında hayatımızın her alanında olması gereken denge gibi. Kirlenmek Güzeldir Global Çocuk Gelişim Danışma Kurulu Başkanı Sir Ken Robinson ve Türkiye Danışmanı Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın tam da belirttiği gibi çocukların gelecekteki başarısı, oyundaki dengeye bağlıdır.
Dünyada eğitim, yaratıcılık ve insan gelişiminin önde gelen uzmanlarından ve Kirlenmek Güzeldir Global Çocuk Gelişim Danışma Kurulu Başkanı Sir Ken Robinson araştırmanın global sonuçlarını şu şekilde yorumluyor:
“Akademik araştırmalar aktif bir şekilde oyun oynamanın çocuklar için doğal ve öncelikli bir öğrenme yolu olduğunu gösteriyor. Bu oyun türü, özellikle hızlı beyin gelişiminin yaşandığı dönemdeki çocukların sağlıklı büyümeleri ve ilerleme kaydetmeleri için çok önemli. Ancak oyun önemsiz olduğu gerekçesiyle çoğunlukla göz ardı ediliyor. Bunun sonucu olarak çocukların hayatlarındaki aktif oyun süresinin azalmasıyla ilgili artan ve alarm verici bir eğilim söz konusu. Oyun alışkanlıklarında endişe verici bir dengesizlikle karşı karşıyayız. Ekranlar eğitim ve eğlence için harika kaynaklar olabilir ancak çocuklar, zihinlerini ve vücutlarını tam anlamıyla kullanabilmeleri ve etraflarındaki dünyayı daha fazla öğrenmeleri için farklı türdeki oyunları dengeli biçimde oynamalılar. Oynamak, çocukların öğrenmelerine, tecrübe etmelerine, odaklanmalarına, konsantrasyonlarına, kendilerine daha dönük olmalarına ve sosyal güvenlerini geliştirmelerine yardımcı olur. Oyun aynı zamanda çocukların paylaşım, kurallara uyma, sıra bekleme, diğerlerinin seçimlerine saygı duyma, kaybetmeyi kabullenme, sabretme, hoşgörülü olma, açık fikirli olma ve empati kurma gibi önemli yetkinlikleri kazanmalarına yardım eder. Çocuklarınızın serbest türde, daha az kurgulanmış oyunları dışarıda güvenle ve özgürce oynamalarına izin verin; onların girişken tavırlarına, hayal kurma ve yaratım becerilerine şaşıracaksınız. Onları şimdiden geliştirmek ve gelecekte başarılı, çok yönlü ve mutlu birer erişkin olmalarına yardımcı olmak için çocuklarımızın hayatında aktif oyuna yer vermeliyiz.”
Müthiş doğru bir yorum evet bu. Peki neden artık bu süreler azalıyor sorusunu sorduğumuzda ise Prof. Dr. Yankı Yazgan bu durumu üç neden şeklinde açıklıyor.
1.Ebeveynlerin aşırı kontrolcü yaklaşımı : Çocukların gelişim dönemlerinde ihtiyaç duydukları oyun ve faaliyetler hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan ebeveynler, bilgi eksiklikleri nedeniyle risk almamak için kontrolcü davranıp ev ortamını çocuklar için daha güvenli bulabiliyor. Ev, onlar için dışarıda yaşanabilecek kazalara, soğuğa, sıcağa ve daha pek çok riske karşı bir kale.
2.Çocukların ekranlara olan aşırı ilgisi: Çocukların dijital teknolojiyle iç içe büyümesine karşı çıkmak hayatın akışına aykırı. Burada dikkat edilmesi gereken teknolojiyi ve ekranları çocuk bakıcısı olarak ya da ilişkiyi, sahici deneyimi engelleyici biçimde kullanmamak. Ekran ile ilişki artıp ekran hem bir oyun yeri ve hem de oyun arkadaşı haline gelince oyun dengesizliği karşımıza çıkıyor. Ebeveynlere düşen sorumluluk, içeride ve açık alanda oynanan oyunlar ile ekran başında ve ekran dışında oynanan oyunlar arasında bir zaman dengesi kurabilmeleri için çocuklarına rehber olmak.
3.Çocukların gündelik programlarının giderek yoğunlaşması.
Katıldığımız organizasyon ve içeriği öyle etkileyici idi ki, OMO ve Kirlenmek Güzeldir ekibini yürekten tebrik ediyorum. Ama en çok, bu bilinci ve bu meseleyi dünyanın her yerinde gündeme taşımak ve çocukların öğrenmeleri ve gelişimlerinde dengeli oyunun önemiyle ilgili bir farkındalık başlatmak için oluşturdukları bu kampanya ve çalışmaları sebebiyle.
Bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla hazırladıkları reklam filmini de mutlaka izleyin derim, bizler gözerimiz dolu dolu izledik. Ve son bir ricam daha var sizlerden, bu yazıyı okuduktan sonra, alın çocuğunuzu ve dışarıya çıkın. Çocuğunuz dışarıda özgürce oynarken, siz de hem okuduklarınızı düşünün hem de çocuğunuzu ve geleceğini.
Bırakın çıksın ve özgürce oynasın…
Bu bakış açısı ile birlikte Dünya Oyun Oynama Günü organizasyonu yapılıyor. Bir oyun annesi olarak böyle bir gün düşünülmesini gönülden destekliyorum ve hepinizi 28 Mayıs tarihinde gerçekleşecek olan Dünya Oyun Oynama Günü Etkinliklerine davet ediyorum. En kutlanılası ve en katılası bir gün olacaktır, inancım ve temennim benim.
Oyunla ve sevgiyle kalın hep…
İnci Akbay