Anneliğimdeki En Büyük Yanlışlarım; Kaş Mimarı Nursun Yıldız

Yıllardır kaş denilince akla ilk gelen isimlerden biri Nursun Hanım. Kendini, işiyle hem Türkiye hem de Avrupa çapında kanıtlamış biri. Mesleği ile ciddi bir üne kavuşmuş ve gerçekten çok başarılı bir iş kadını. ”Ne iş yaparsanız yapın, aşkla yapın ve o zaman mükemmel olacaktır.” mottosu ile haraket eden Kaş Mimarı Nursun Yıldız Belet anneliği ile ilgili itiraflarda bulundu. Aslında çoğumuzun kendinden çok şey bulacağı ve yine çoğumuzun kendine ders çıkaracak niteliğinde olan anneliği ile çok samimi itiraflardı bunlar. Bu kadar mükemmel bir kadının, bu kadar kendine buram buram özeleştiri yapabilmesi büyük bir hayranlığa sebep oldu ben de. Çünkü söz konusu annelikti. !!!

Anlatmaya başlıyor Nursun Yıldız:

”6 aylıkken annemi, genç kızken de babamı kaybettim bu noktada da hayata tutunmak için çok güçlü olmak zorundaydım. Değersizlik ve aile olma duygusunu öyle derinden hissediyordum ki, bir an önce ailem olmalıydı benim de, dört elle sarılmalıydım aileme. 22 yaşında bir an önce aile olmaya özlemim ve de ablama daha fazla yük olmamam gerektiği ile birlikte bir yuvam olsun istedim. Mantık evliliği yaptım ve mantık evliliği kadar mantıksız bir şey de hayatımda görmedim. Maalesef ki aşk sevgisi ile değil, insan sevgisi ile yürüttüğüm bir evlilikti.

Bir buçuk sene sonra oğlumu aldım kucağıma. Aşk girmedi hiçbir zaman evliliğimize ama oğlumuzun doğuşu ile birlikte daha da mantıklı hale gelmişti artık evliliğimiz. Nasıl mı daha da mantıklı hale gelmişti? Çünkü ben küçücük yaşlardan itibaren annesizliğin de babasızlığın da ne olduğunu çok iyi biliyordum ve oğlumun bu tarafı eksik kalmasın diye evliliğimizi mantık çerçevesinde yürütmeliydim. Doğru mu yaptım bilmiyorum ve belki de hiçbir zaman bilemeyeceğim. Ama olmadı işte, mantık ta bitti ve boşandık. Artık oğlumun hayatında baba figürü de yoktu, bir kardeşi de yoktu, akrabaları uzaktaydı ve acı gerçek anne oğul baş başaydık artık. Ve bu başbaşalık bana annelik yolumda aslında öyle büyük yanlışlar yaptırmış ki ben farkında olmadan.”

Ve anlatmaya devam ediyor Nursun Yıldız, annelik yolundaki en büyük yanlışlarını, bazen gözleri dolarak, bazen gülerek, bazen de sinirlenerek…

”Oğlumu büyütürken aslında her anne gibi, tamamen annelik içgüsüyle , kimselere muhtaç etmemek duygusu ile yaptığım en büyük yanlışlarım aslında benim en büyük pişmanlıklarım ve en büyük keşkelerim olarak kalacak hayatımda. Tamamen iyi niyetli ama belki de çocuğumun da benim de geleceklerimizi öyle etkiledi ki bu yanlışlarım. Oğlum şimdi 27 yaşında ve dönüp te 27 yılımıza bakıyorum, keşkee şimdiki aklım olsaydı!!!

Boşanmış annenin sorumluluğu ( eğer sorumluluk sahibi bir anneyse) öyle çoktur ki, bunu ancak yaşayan bilir ve yaşayan anlar. Bir de bunların üstüne geçmişe dayalı anne babasızlığın, anne baba sevgisi ile büyüyememenin getirdiği endişeler de eklenirse, öyle büyük bir kaygı girer ki insanın ruhuna, gelecek kaygısı sarar resmen tüm benliğini. Ve de artık o bir anne ise, o gelecek kaygısını sadece çocuğu için yaşar.
Anne olmak içsel bir canavarlık gerektirir zaten.Bu da ben de fazlasıyla var olan bir duygudur. Ben buna canavarlık diyorum artık, ama aşırı korumacılık olarak bilin siz.Çoğu anne gibi ben de aşırı korumacı bir anneydim.
Oğlum küçük, koşarken düştü diyelim ya da düşmek üzere, ondan önce uçar kaldırırdım, düşmesine bile izin vermezdim.
Oğlum büyüdü, ben hala aman iyi mi bir şey olmasın diye aşırı korumacı içgüdülerimle devam ettim anneliğime. Koskoca oğluma dışarı çıkarken dahi, hava soğuk ceketini giy diye en basitinden bile onun yerine ben düşünmeye çalıştım, belki de onu herşeyden çok düşündüğüm ile alakalıydı.

Her an korumacı ve annenin her rolü olmak zorunda olduğum bir dönemdi. Hem anneydim, hem baba, hem kardeş, hem amca, hem idol…. Her rolde olmaya çalıştım. Sırf benim yaşadığım aile sevgisi eksikliğini hissetmesin diye.Sevgilisi hariç çocuğumun her şeyi olmaya çalıştım kendimce. Sırf bir tarafı eksik kalmasın, daha iyi yetişssin diye. Arkadaşıydım, dostuydum, annesiydim, babasıydım, teyzesiydim, amcasıydım..neyse uzatmayalım görümceye kadar gider:)

Şimdiki aklım olsaydı eğer, ne bu kadar korumacı bir anne olurdum, ne bu kadar her role girmeye çalışırdım, ne de oğlumla arkadaş dost olacağım diye uğraşlarım olurdu. Şimdiki aklım olsaydı eğer sadece ‘’Anne ‘’ olurdum. Nasıl mı?

Aşırı korumacılık ile çocuğumun kendi kararlarını alabileceğini unuttum, hep sanki ben biliyordum onun için neyin iyi olacağını. 10 aylıkken de 10 yaşındayken de aslında o hep bir bireydi ama annelik işte, üzgünüm…

Taa ki bana bir gün isyan edip ‘’Bırak benim yerime karar almayı’’ dediği, benden uzaklaştığı ve benden kopma noktasına geldiğini hissettiğim an kafama dank etti. Üzgünüm…

Aynı şekilde annesiz babasız büyümüş ben, eşimden boşandıktan sonra oğlumun herşeyi olmalıyım diye düşünen ben, çocuğuma en iyi arkadaş ta en iyi dost ta olmalıyım diye düşünen ben, herşeye güvensiz olan ben, baba yok amca yok abi yok dayı yok, oğlum yanlış birşey yapmasın, kime koşacağım ki, ya yanlış insanlar denk gelirse ya yanlış tecrübeler yaşarsa ya hayat tokat atarsa diye ben ben ben dedim hep. Arkadaşın da benim, amcan da benim, baban da benim dedim. Taa ki bir gün oğlum yine isyan edip ‘’ Benim arakadaşa ihtiyacım yok, benim anneye ihtiyacım var,ben senin anneliğini hissedemedim’’ dediği anda kafama dank etti. Üzgünüm…

Ama ben onun sadece annesi olmamıştım,herşeyi olmak için uğraşmıştım. Haklıydı ama onun bir sürü arkadaşı vardı ama bir tane annesi vardı ve ben sadece anne olmalıydım. Üzgünüm…

Bunlar benim annelik yolumdaki aslında en büyük yanlışlarımdı. Benim öğretmeye çalıştığım her şey,aslında kendi geçmişimden izler, kendi duyduklarım, kendi gördüklerim ve kendi duygusal açlıklarımdan dolayıydı. Oysa onu daha güçlü hale gettirmek için uğraştığım anneliğimde,oğluma daha da korku aşıladığımı farkettim.

Ah ah ah şimdiki aklım olsaydı… Ben oğlumun hep arkasında oldum ama arkasında olmak yerine hep yanında olsaydım. Onun yerine düşünmektense, onun düşüncelerini dinleyip,kendi fikrimi beyan etseydim. Ben yanındayken kendi tecrübe etmesine ve böyle öğrenmesine izin verseydim.

Ona anne, baba, arkadaş, dost, akraba olmaya çalışmaktsa sadece ANNE olsaydım.

Şimdiki aklım olsaydı, sevgili Üstün Dökmenin de dediği gibi, çocuğuma hep sufle vermek yerine, nereye gittiğini kendi bilen bir çocuk yetiştirirdim.”

Kesinlikle haklıydı, durmadan sufle vermek yerine, nereye gittiğini kendi bilen çocuklar yetiştirelim. Onlar birer birey, biz ebeveynler ise sadece yol göstericiyiz, onlar adına karar verici ya da onların hayatlarını yaşamaya çalışan değiliz.

Sana çok büyük teşekkürlerim var Nursun Yıldız…
Böylesine içten özeleştiri yapabildiğin için…
Bizlere de ışık tuttuğun için…
Kocaman yüreğin için…

DSC_9313

DSC_9309

DSC_9319

 

One thought on “Anneliğimdeki En Büyük Yanlışlarım; Kaş Mimarı Nursun Yıldız

  1. Yazınızı ilgiyle okudum Mavi bebeğim, bir annenin en içten eleştirilerini kaleme aldığınız bu yazı gerçekten çok etkileyici. Benim annemle olan ilişkimi de hatırlattı bana. Annem, son derece otoriter bir kadındı ve mutlu bir evlilikte yapmamıştı. Ben de tek çocuk olarak büyüdüm. Annemin otoriterligi küçük yaşta anne ve babasını kaybetmesinden geliyordu. Bu benim hayatıma daima müdahale eden,yersiz öfke patlamaları gösteren ve sinirlendiği anda ağza alınmayacak küfürler sarfeden bir anneyle geçti gençliğim. Aynı zamanda Bipolar bozukluğa ve obsesif kompulsif bozukluğa yakalandım bu ağır ortamda.Benim annem hastaligimla dalga geçiyordu. Herseyimle kendim ilgilendim. Ben kendimi kaybettim, kitaplarla tekrar buldum. Hep okudum, dedim kaderim bu değil ben daha iyilerine layığım. Ve ilk işim universiteyi şehir dışı yazıp kaçmak oldu. Universiteyle birlikte ufkum da genişledi, kendime çok iyi arkadaslar edindim ve hayatım düzene girdi. Şu an evli mutlu ve iki çocuk babası bir bireyim:) Yani söyleyeceğim bu hanımefendi oğluna hep iyisini sunmaya çalışmış cabalamis, hakkı ödenmez. Keşke benim annem de böyle dusunseydi diyorum. Kendine öz eleştiri yapabilseydi. Ömrünün son anına dek bile hatalı olduğunu kabul etmedi. Nursun hanımı kutluyorum gerçekten örnek bir anne. Umarım evladı bu yazıyı okur ve annesinin değerini bilir. Darısı tüm benim gibi olanların başına.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir