Önce emzirme haftasına ve anne sütünün önemine değinmek istiyorum kısaca.
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, ülkemizde de 1 – 7 Ekim tarihleri arasında ‘Emzirme Haftası’ çeşitli aktivitelerle kutlanmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bebeklerin ilk 6 ay, su dahil hiçbir ek gıda almadan, yalnızca anne sütüyle beslenmesini, daha sonra ek gıdalara başlanarak emzirmeye 2 yaşına kadar devam edilmesini önermektedir.
Ülkemizde ilk 3 ay sadece anne sütüyle beslenme oranı % 16, ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenme oranı ise % 10.6 olarak saptanmıştır. Ortalama emzirme süresi 14 aydır. (2003 yılı istatistikleri)
Anne sütünün yararları saymakla bitmez. Bebeğinizin bağışıklık sistemi gelişene kadar anne sütünde gerekli olan, onu hastalıklara karşı koruyan savunucu maddeler vardır. Ayrıca bazı alerjilere karşı da koruyucudur. Anne sütü bebekle anne arasındaki duygusal bağı arttırır ve bebeğin güvende hissetmesini sağlayacak tek yoldur. Bebeklerin en sık yakalandığı enfeksiyon hastalıkları daha az görülür. Bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimini en iyi şekilde sağlar. Her zaman hijyenik ve pratiktir. Bağışıklık sistemi yeterince gelişmemiş prematüre bebekler, anne sütünden özellikle çok yarar görürler.
Ayrıca:
Anne sütü bebeğiniz için özel bir bileşime sahiptir.
Sindirimi daha kolay besin maddesidir.
Beyin gelişimine katkıda bulunur ve zeka düzeyini arttırır.
Anne sütünün sıcaklığı her zaman vücut sıcaklığında olup istenilen derecededir.
Daha az sodyum ve protein içerir.
Daha iyi kalsiyum emilimi sağlar.
Her zaman steril ve pratiktir.
Alerji riski daha düşüktür.
Kabızlık ya da ishal problemi yaratmaz.
Bebekler daha sağlıklı olur.
Obezite olma olasılığı düşüktür.
Emzirme haftası ile ilgili olarak kısaca bahsettikten sonra kendi hikayeme geçmek isterim. Bebeğimi kucağıma alana kadar emzirme benim gözümde sıradan bir olaydı, ne zaman bebeğim doğdu, kucağıma verdiler ve o minik ağzıyla mememe yumuldu ben başladım hıçkırarak ağlamaya. Gerçekten mucizevi bir şey, bebeğin doğar doğmaz emme refleksinin olması ve gerçekten mucizevi bir duygu bebeğine dokunarak onu emzirebilmek, kendi sütünü verebilmek. İlk başlarda minik ağzıyla iki yudum emer uyuyakalırdı daha çok emebilsin diye ayağının altını kaşır, kulağıyla oynar çenesine minik minik dokunup uyandırır ve emzirmeye devam ederdim. İlk üç hafta emzirme dönemim çok zor geçti ama keyfi tadı duygusu her zaman o kadar harikaydı ki benim için. Göğüslerimin ucu çatladı, yaralar oluştu, göğsüme dokununca bile ağrıdan kıvranıyordum resmen, ama gözlerim bebeğimin gözleri ile buluşunca diniyordu bütün ağrılarım.
İlk üç haftadan sonra ağrılarım azalarak geçti ve ben artık doya doya tadını çıkarıyordum emzirmenin.
Buzdolabımızın üzerine gaz yapan yiyecekler ve süt arttıran yiyecekler diye yazdım bir kağıdın üzerine ve aylarca buzdolabımızda kaldı. İyice araştırmıştım, kendimi bebeğimin gaz ağrısı olmamasına ve bol bol sütüm olmasına adamıştım adeta.
Buzdolabımızın üzerindeki notum:
Gaz Yapan Yiyecekler:
Meyveler: Portakal, Kivi, Elma, Armut
Sebzeler: Lahana, Karnabahar, Pırasa, Yeşil sebzeler, Çiğ Soğan ve sarımsak
Bakliyat/Tahıl: Kuru fasulye, bulgur, mercimek
Süt Arttıran ve gaz yapmayan yiyecekler:
Çorbalar: Tarhana çorbası, yayla çorbası, şehriye çorbası, pirinç çorbası
Yemekler: Et/Tavuk yemekleri, Patates yemekleri, Kereviz yemeği, Makarna , Pilav
Süt/Yoğurt: İçerisine şeker ya da tuz ekleyip tüketilebilir.
Hamur işleri: Tüm hamur işleri, sütlü tatlılar
Meyve: Muz
İliştirmiştim buzdolabımızın kapağına bu kağıdı, bebeğim doğduktan sonra hemen. Hala saklıyorum kağıdımızı, ileride bir gün anne olunca bebeğime vermek üzere.
Ben ilk dört ay bu listeden başka bir şey sürmedim ağzıma, ya gazı olur ya sütüm az gelirse kaygısıyla.
İlk altı ay su dahi vermedim sadece kendi sütümle emzirdim bebeğimi. Tabi herkes konuştu o esnada. Annelik olunca biliyorsunuz herkesin bir fikri var ve herkes ahkam kesmeyi çok seviyor bu konuda. İlk başlarda güzelce anlatmaya çalışıyordum sebeplerini sonrasında ise umursamamaya duymamaya çalıştım ve sadece doktorumuzu ve yüreğimdeki sesi dinledim. İşte her anne gibi benim de sıkça duyduklarım:
“Çok zayıf, hiçbirşey yedirmiyor musun”
“Sütün yetmiyor bence”
“Aç bu çocuk aç”
“Sana su vermesinler bakalım oluyor mu”
“bi çikolatadan nolcak canım, azıcık tatsın”
“emzik yapmış memeni”
“hala emiyor mu yoksa”
“sen çok zayıfsın , süt olmaz sende”
“sadece sütle olur mu hiç”
Her ağladığında duydum “aç bu çocuk aç” cümlesini, her fazla uyuduğunda duydum “aç bu çocuk açlıktan uyuyor hep” cümlesini, her az uyuduğunda da duydum işin garibi ” aç bu çocuk aç, açlıktan uyumuyor” cümlesini:)
En çok duyduğum diğer cümle de “susuz olur mu hiç” diyip gizli gizli su içirmeye kalkmalardı. Ben de ısrarla anlatıyordum anne sütünün %87 si sudur diye:)
O kadar bağlanmış ve kendimi o kadar adamıştım ki emzirmeye, bebeğimi emzirdiğim an benim için hayat duruyordu mutluluktan, huzurdan, bu duyguya bir isim koyamıyorum yok çünkü bulamıyorum nasıl adlandıracağımı.
Tabii her emzirdiğimde şükrediyordum bir yandan sütüm olduğu için emzirebildiğim için. Her gün emzirmekle ilgili yazılar okuyor , ya çok etkileniyordum ya da panik yapıyordum. Aslında biz annelere özellikle yeni doğum yapan annelere internet bir süre yasaklanmalı sanki, eşim bana yasaklamıştı bir ara:)
Etkileniyordum evlatlık aldığı yeni doğmuş bebeği kendi sütüyle emzirebilen annenin hikayesini okuduğumda. Nasıl mucizevi bir şey diye ağlıyordum sonrasında. Beyinde salgılanan prolaktin denen hormon fazla salgılanabiliyor ve evlatlık edindiği bebeğini emzirebiliyordu. Mucize mi prolaktin mi bilmiyorum ama beyninde ve kalbinde hissedebilmek diye düşünüp daha da duygusallaşıyordum.
Panik oluyordum ya birgün sütüm birden bire kesilirse diye. Hergün sağıp dondurucuda saklıyordum poşet poşet. Yediklerime içtiklerime dikkat ediyordum ama farkındaydım bol su, uyku ve moralin ne kadar önemli olduğunun. Moralim bozulmasın diye haberleri izlemeyi dahi bırakmıştım.
Emzirebildiğim için hep şükrettim ve şükretmeye devam ediyorum. Ama herhangi sağlık sebebiyle ya da sütü olmaması sebebiyle emziremeyen anneler tahmin edebiliyorum anlayabiliyorum ne kadar zor olduğunu duygusal açıdan, fakat bebeğiniz sizinle yanınızda ona daha çok sarılın sütüm yok emziremedim düşüncelerinizi çıkarın aklınızdan. Bebeğimleyim, sağlıklıyız, mutluyuz daha çok mutlu olacağız düşünceleriniz duygularınız kaplasın tüm hücrelerinizi. Tüm temennim budur. Fakat diğer yandan keyfi sebeplerle estetik sebeplerle emzirmeyen anneleri hiçbir zaman anlamıyorum, anlamayacağım anlamak da istemiyorum.
Doğan her bebeğin anne sütünün tadına vararak büyümesi dileğimle.
Emziren anneler Sütünüzle Kalın…
Emziremeyen anneler Sağlıkla Kalın…
Mavibebeğim’den Sevgiler…
bende cik zirlu bir emzirme dönemi gecirdim.cok zor emiyirdu ve cok gazli bir bebektu.
herkes acoldugunu dusunuyordu bebegimin.simdi 9 aylik.hala emiyir beni emzik yapti gercejten.hic ayrilamiyor.diger besinleri cok zor yediriyorum.artik kimseyi takmiyorum emzik de olurum ben bir anneyim.oglum benim herseyim..
inci hanım lutfen bana ulaşın sızin yardımınıza ihtıyacım var sizin emzirme konusunda yazdığınız seylerin aynısını bana yaşattılar ve 3, 4 ayda sütüm gtti lütfen konuşalım smdı baska baska bebeğimle sıkıntılarım var lutfen bana ulasın
Merhaba inci hanım emzirme hikayenizi okudum ve kendi hikayemi benim durumumda olan annelere belki biraz umut olur diye paylaşmak istedim. Ben 17 ocak 2014 de oğlumu dünyaya getirdim ve kucağıma alır almaz gogsumu öyle bir kavradi ki bizim savasimiz o anda basladi. Sezeryandan dolayi sutum cok gec geldi ama minik savascim da bende hic vazgecmedik. Ilk aylarda mama takviyesi yapmaya basladim çünkü bebegim doymuyordu ve sarılık hastalığıni atamadi. Göğüs ucu yaralari, çatlaklar, mastit gibi hertürlü emzirme problemini yaşadım ama hicbirzaman pes etmedim bebegimi anne sütünden mahrum etme hakkini kendimde göremedim. Daha sonra göğüs yaralari yerini egzamaya birakti ve emzirme artik benim için tam bir işkenceye dönüştü. Bebeğim 2.5 aylikti, gittigim doktorlar hastaligima bir çözüm bulamadi ve çektiğim aci artik dayanilmazdi, artık psikolojik olarak da çökmüştum ama bebegime kiyamiyordum. Artık emziremicektim bebegimi agrilarim cok fazlaydi, makine ile de sagamiyordum çünkü banyo yaparken bile aci duyuyordum. Bende goguslerim biraz daha iyilesene kadar elimle sagip bebegime sutumu verdim. Daha sonra gogus ucu yaralarim iyilesince makine ile sagmaya basladim yalniz el ile sagma sutumu cok azaltmisti ve bebegime yetmiyordu günün buyuk cogunlugunda mama ile besleniyordu. Ben de makine ile 2 saatde bir sagarak sutumu artirdim bebegime yetti hatta depoladim. Gunluk 400ml cikan sutum artik 1lt olmuştu. Mamayi hayatimizdan cikarmistik. Bebeğim şuanda 9.5 aylik ve ben hala sutumu sagarak veriyorum. Ama cok istikrarli olmak sart. Hergün ayni saatde ve ayni miktarda sagarak sutumun kesilmesini engelledim. Egzamam hala gecmedi ama emzirirken yaşadığım aci sagarken cok daha az. Hala aci cekiyorum ama katlanilabilir bir aci ve bebegimin saglikli gelişimi benim için herşeyden önemli. Ben savasimdan vazgecmicem ve ayni sikintilari yaşayan annelere belki biraz yardimci olur hikayem. Sevgiyle kalin